Üstün Yetenekli Çocuklar Sarmalında Aile Derneklerinin Önemi

Bir çocuğun yetiştirilmesinde en büyük sorumluluk, hiç kuşkusuz ailenin omuzlarındadır. Ailelerin çocuklarıyla ilgili üstlenmiş olduğu görev ve sorumluluklar, üstün yetenekli bir çocuğa sahip olmaları durumunda bir kat daha artmaktadır.

Aileler, çocukların sahip oldukları potansiyelin açığa çıkarılmasında ve sağlıklı bir şekilde yeteneklerini geliştirmesinde birinci derecede sorumlu kişilerdir. Özellikle okul çağına gelinceye kadar aileler bu sorumluluğu tek başlarına yerine getirmeye çalışmaktadır. Okula başladığı andan itibaren ise aileler, akranlarından farklı özelliklere sahip çocuklarıyla ilgili, okul ve sınıf ortamındaki önyargılar ve yanlış yaklaşımlarla mücadele etmek durumunda kalmaktadır (Levent, 2011a). 

Üstün yetenekli çocukların eğitiminde ailenin oynadığı rolü atletizmdeki bir bayrak yarışı metaforuyla açıklayabiliriz: Bu yarışta bayrak ilk olarak ailelerin elindedir. Daha sonra bayrak, okul öncesi eğitimi öğretmeninin eline, ardından da diğer öğretmenlerin eline verilir. Ancak bu bayrak değişimlerinde aile, bayrağı başkalarına teslim etse de çocuklarının eğitimleri konusundaki sorumluluklarını sürekli taşır ve bu eğitim koşusunda sürekli koşmaya devam eder (Çakmak, 2010).

Üstün yetenekli çocuğa sahip olan bir ailenin ihtiyaçlarını ve yaşadığı sıkıntıları en iyi anlayabilecek olan kişiler, bu özellikteki bir çocuğa sahip olan diğer ailelerdir (Levent, 2014). Bu bağlamda birlikten kuvvet doğar anlayışıyla ailelerin, üstün yetenekli çocuklarıyla ilgili olarak ortak hareket edebilmek adına bir dernek çatısı altında biraraya gelmesi oldukça önemlidir.

Türk Dil Kurumu Sözlüğü’nde sivil toplum kuruluşu, toplumdaki çeşitli sorunları bağımsız olarak ele alıp kamuoyunu bilgilendirme ve aydınlatma görevi yapan, öneriler sunan her türlü birlik, dernek veya vakıf olarak tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu, 2017). Başka bir ifadeyle sivil toplum kuruluşları, devlet örgütlenmesinin dışında, toplum çıkarlarını gerçekleştirmek için oluşturulan, gönüllülük esasına dayanan ve kâr amacı gütmeyen örgütleri ifade etmektedir. Bu kuruluşlar, bürokratik olmayan bir yapıya sahip olduklarından ve temel ilke olarak katılımcı bir yaklaşımı benimsediklerinden etki güçleri açısından son yıllarda değer kazanmıştır (Emini, 2013).

Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde üstün yetenekli çocukların ailelerinin kurdukları birçok sivil toplum kuruluşu bulunmaktadır (Freeman, 2002). Almanya’da Alman Üstün Yetenekli Çocuklar Derneği (the Deutsche Gesellschaft für das hochbegabte Kind) ve Üstün Yeteneklilerin Desteklenmesi Derneği (Hochbegabtenförderung e.V.), Amerika’da Üstün Yetenekli Çocuklar Derneği (Gifted Child Society in the United States), İngiltere’de İngiliz Ulusal Üstün Yetenekli Çocuklar Derneği (British National Association for Gifted Children), Hollanda’da Pharos, Belçika’da Bekina, Fransa’da Ulusal Üstün Yetenekli Çocuklar Birliği (Association nationale pour les enfants intellectuellement précoces), İsviçre’de Üstün Yetenekli Çocuklar için Ebeveynler Derneği (Elternverein für hochbegabte Kinder) bunlardan bazılarıdır.
Üstün yetenekli ailelerin kurdukları bu dernekler, ülkelerindeki karar alıcıları etkileyerek üstün yetenekli çocukların eğitimindeki politikalara yön vermekte ve önemli projelerde aktif rol oynamaktadır. Eğitim kongresi, seminer, konferans ve sempozyumlar düzenleyen bu dernekler, bilimsel bilginin üretilmesine ve paylaşılmasına ön ayak olmaktadır. Bazı dernekler ise üstün yetenekli çocuklara okul zamanı dışında çeşitli kurslar ve eğitim programları sunmaktadır.

Freeman (2002)’a göre üstün yeteneklilerle ilgili bu tür kuruluşlar ailelere birçok konuda katkı sağlamaktadır. Bunlardan bazıları aşağıda belirtilmektedir:

Bu dernekler; 

 üstün yetenekli çocukların ailelerine bilgiler vermek ve tavsiyelerde bulunmak yoluyla ailelere yardımcı olurlar.
 üstün yetenekli çocukların benzer özelliklere sahip yaşıtlarıyla etkileşime girmesi için ailelere imkânlar sunarlar.
 üstün yetenekli çocuğa sahip olan bilinçli ailelerin, birbirleriyle tanışmalarını ve iletişime geçmelerini sağlarlar.
 öğretmenleri, sosyal hizmet uzmanlarını ve doktorları, üstün yetenekli çocukların ihtiyaçları konusunda bilgilendirerek toplumun bu konudaki duyarlılığını ve farkındalığını arttırırlar.

Üstün yetenekli çocuğa sahip ailelerin hakları, ülkemizde oldukça yeni bir kavramdır ve bu çocuklara sağlanan imkânlar oldukça kısıtlıdır. Özellikle okullarda okutulan ders programları normal öğrencilere yönelik hazırlandığı için öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda eğitim verilmesi göz ardı edilmektedir. Bununla birlikte üstün yetenekli öğrencilerin eğitimine yönelik yasal düzenlemelerin işlevsel olmaması nedeniyle okul yöneticileri ve öğretmenlerin birçoğu bu öğrencilerin eğitsel ihtiyaçlarına kayıtsız kalabilmektedir. Bazı öğretmenler ise çok soru soran ve çabuk sıkılan üstün yetenekli öğrencileri sınıf içinde bastırma yoluna giderek mevcut yeteneklerinin körelmesine neden olabilmektedir. Dolayısıyla aileler, okuldan ve öğretmenlerden hem davranışsal hem akademik olarak hangi hakları talep edecekleri konusunda bilgi sahibi olmak durumundadır (Levent, 2011b). Üstün yeteneklilerle ilgili ailelerin kurdukların dernekler bu özellikteki bir çocuğa sahip olan anne-babaların hakları konusunda farkındalığın artmasında önemli katkı sağlamaktadır.

Ankara Bilim Sanat Merkezi öncülüğünde İngiltere’den Ulusal Üstün Yetenekli Öğrenciler Derneği (National Association for Gifted Children - NAGC) ve Avusturya'dan Üstün Yetenekliler Araştırma ve Destek Merkezi (Österreichisches Zentrum Für Begabtenförderung Und Begabungsforschung – ÖZBF) kurumlarının ortaklığıyla, ABV Grundvig hibe desteğiyle yapılan PACT: GT “Parental Support and Devolepment for the Parents of Gifted & Talentad Pupils” adlı proje kapsamında üstün yetenekli çocuğa sahip olan ailelerin hakları ortaya konmuştur. Bu temel haklar aşağıda maddeler halinde belirtilmiştir (ÖZBF, 2010):

 Ailelerin, üstün yetenekli olan çocuğunun eğitsel ihtiyaçlarını bilme hakkı vardır. Bu doğrultuda ailelere, üstün yeteneklilerin eğitimi hakkındaki bilgiler yetkililer tarafından anlaşılır ve uygun bir şekilde açıklanmalıdır.
 Ailelerin, üstün yetenekli olan çocuğunun ihtiyaçlarına uygun olan eğitimi alması ile ilgili kararları verme hakkı vardır.
 Ailelerin, üstün yetenekli olan çocuğunun eğitimi hakkında son kararı veren bir taraf olarak, saygı ve değer görme hakkı vardır.
 Ailelerin, üstün yetenekli olan çocuğunun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik beceri ve güven kazanmak için yeterli desteği alma hakkı vardır.
 Ailelerin; deneyimlerini, umutlarını ve endişelerini başkalarıyla paylaşma imkânı bulmak için yerel, ulusal ve uluslararası ağlara erişme hakkı vardır.
 Aileler, sırf çocuğu “üstün yetenekli” olduğu için ayrımcılığa maruz kalmamalıdır.
 Üstün yetenekli bir çocuğa sahip olan anne-babaların hayatlarında her şey dört dörtlük değildir. Bu durum, diğer insanlar ve yakın çevre tarafından bilinmelidir.
 Ailelerin, çocuklarının haklarının savunucusu olmaya hakkı vardır.

Sonuç olarak, üstün yetenekli çocukların gelişimlerinde birinci sorumluluk sahibi olan ailelerin, diğer ailelerle organize olarak dernek çatısı altında birlikte hareket etmesi, sinerji oluşturarak bu çocukların hak ettiği eğitsel haklara kavuşabilmesi açısından kritik rol oynamaktadır. Dolayısıyla üstün yetenekli çocuğa sahip ailelere yönelik eğitici, güven arttırıcı, psikolojik ve sosyolojik bakımdan destek olabilecek derneklerin kurulması ve var olanların etkililiklerinin artırılması büyük önem arz etmektedir.

 

Doç.Dr. Faruk Levent, Artı Eğitim Dergisi, Sayı:147, Nisan 2017